22 Aralık 2011 Perşembe

Emre Altuğ

“Şöhret, benim yaptığım işin yan etkisi sadece”

2007 yılının yazına damgasını vuran şarkılardan biriydi “Kapış Kapış Aşk”… Emre Altuğ, “Kişiye Özel” adlı beşinci albümüyle hayranlarına tekrar merhaba dedi. Emre Altuğ müzik hayatını, oyunculuk macerasını, yurt dışı projelerini ve özel hayatıyla ilgili bilinmeyenleri anlattı…

Her şey lisede başladı
1970 yılında, diş hekimi bir baba ile ev hanımı bir annenin ikinci oğlu olarak İstanbul’da dünyaya gelmiş Emre Altuğ. Ortaokulu ve liseyi okuduğu Şişli Terakki Lisesi’nde ilk kez “merhaba” demiş hem tiyatroya hem de müziğe. Sadece lise öğrencilerini aldıkları halde, henüz ortaokul son sınıftayken girmeyi başarmış tiyatro koluna. Aynı zamanda da müzik bölümünde açılan gitar kurslarına devam etmeye başlamış. “Şimdi bana ‘ille de birini tercih etmek zorunda kalırsan, tiyatro mu müzik mi’, diye sorduklarında çok anlamsız buluyorum. Çünkü kendimi bildim bileli hep ikisini bir arada yürüttüm ben” diyor Emre Altuğ.
Liseyi bitirir bitirmez İst. Devlet Konservatuvarı tiyatro bölümüne girmiş. O yıl konservatuvar sınavına giren 830 kişi içinden, seçilen on kişi arasındaymış. Ailesinin bu duruma ne dediğini soruyoruz. Diş hekimi olan babası oyuncu ve müzisyen olma isteğini bakın nasıl karşılamış? “Çok enteresan bir ailem var benim. Babam, hayatım boyunca ben neye merak sararsam salayım onu en iyi, en doğru şekilde yapmamı istedi hep. Gitar çalmaya başlayınca gitmiş bana gitar metotları bulmuş almış. Bak da doğru dürüst öğren diye. Oyuncu olmak istediğimi söyleyince de o zaman okuluna git demişti bana.”

Barlarda şarkı söylüyor
Konservatuvara başladığı sene aynı zamanda barlarda şarkı söylemeye de başlamış Altuğ. Bir arkadaşının babasının kulübünde takılırken bir anda kendini sahnede buluvermiş. “15-20 şarkı ezberlemiş kendi kendimize söylerken, ki o zaman tek amacımız kumsalda kızlara hava atmaktı; bir anda kedimizi sahnede bulduk.” diye açıklıyor bu ilk sahneye çıkma macerasını. Ama böylece ilk kez kendi parasını da kazanmaya başlamış. Ve ailesinin yanından ayrılıp kendine ev tutmuş. “16 yaşındayken babama, ’18 yaşında evi terk edebilir miyim?’ diye sormuştum.
Babam da, ‘eğer öyle bir gücün olursa terk edersin tabii’ demişti. Ben 18’ime gelince her şey değişecek sanıyordum. Hiç bir şey değişmediği gibi beş kuruş da param yoktu o yaşta. Evden ayrılmam 21-22 yaşlarında oldu. O da müzik sayesinde, barlarda şarkı söyleyerek para kazanmaya başladım ve Ortaköy’de bir ev tuttum kendime.”
1995 yılından itibaren dönemin ünlü sanatçılarına vokal yapmaya başlamış Emre Altuğ. Sezen Aksu’dan Nilüfer’e, Sertab Erener’den Leman Sam’a kadar pek çok sanatçıya vokalistlik yapmış. Ama aynı zamanda Dormen Tiyatrosu’nda çeşitli oyunlarda da rol alıyormuş. İlk sahneye çıktığı oyun ise, “Şarkılar Susarsa” adlı bir müzikal. Yazları da yine Haldun Dormen önderliğinde kurdukları amatör tiyatroyla Assos’tan Bozcaada’ya, Adana’dan Mersin’e kadar Türkiye’nin pek çok yerini dolaşıyorlarmış. Ekipte kimler yokmuş ki: Şebnem Sönmez, Olgun Şimşek, Güneş Berberoğlu… “
Bunlar bu dönemin çok ciddi oyuncuları. Ben onları çok tehlikeli oyuncular olarak tarif ediyorum.” Neden tekrar bir araya gelmiyorsunuz sorumuza ‘Neden olmasın’ diye cevap veriyor Altuğ.

Tiyatro hocalığı
Altuğ, konservatuvar son sınıfta öğrenciyken Şişli Terakki Lisesi’nden tiyatro hocalığı teklifi gelmiş. “Çok keyif alarak yaptığım bir görevdi” diyor bunun için ve ekliyor “Şu anda hala tiyatroya devam eden dört oyuncu çıkardım o dönem.” Konu tiyatro olunca Altuğ heyecanını gizleyemiyor. “Şu anda gittikçe çoğalan, yeni tiyatro gurupları var, bu beni heyecanlandırıyor. Bu sene doğru zaman mı tiyatro yapmam için henüz onun kararını vermedim ama beni çok heyecanlandıran birkaç proje var”
Emre Altuğ’un konservatuvardan mezun olması biraz uzun sürmüş ve maceralı olmuş aslında. Bakın nasıl: “Üniversite dönemi öyle bir şeydir ya hani, anarşistsinizdir biraz. Her şeye isyan edersiniz, ota çamura… Dördüncü senemdi, tam mezun olacakken karşılaştığım saçma sapan bir kural hatası yüzünden sinirlendim ve bıraktım gittim. Tabii suç yine benim aslında, bu kadar önemsenecek bir hata mıydı hala tartışırım yani. İki seneye yakın ara verdikten sonra bakanlar kurulu kararı çıktı da sınavlara girip mezun olabildim. Ondan sonra da hayat başladı zaten.”

Beste yapmaya başlıyor
Bu arada konservatuvardan birkaç hocası eğer müziği bırakmazsan okuldan mezun olamazsın demişler Emre Altuğ’a. Ama onlara inat bırakmamış müziği Altuğ. Tam da pop müziğin çok hareketli olduğu dönemlerden bahsediyoruz. “Tam ben bu mesleği yapmaya karar vermişim birileri çıkıyor ‘Kıl oldum abi’ diyor, ben ona kıl oluyorum… Öbürü çıkıyor ‘Benimle oynama’ diyor, seninle oynayan kim diyorum… Üstelik benden de küçük çocuklar hepsi aramızda iki üç yaş var. Bir yandan birileri diyor ki neden albüm yapmıyorsun. Bak herkes yapıyor zaten diyorum. Yıllar sonra kendimi şöyle bir sorgulayınca anladım ki cesaret edememişim o dönem. Ya başarılı olamazsam diye korkmuşum. Sonra aradan yıllar geçti, Sezen’e (Sezen Aksu) kadar geldi iş, hadi sana albüm yapalım dedi Sezen.”
Ama ne yazık ki gerçekleşememiş Sezen Aksu ile albüm yapma projesi. Onun sebebine geleceğiz ama önce beste yapmaya nasıl başladığını dinleyelim isterseniz. “Tam bu arada bir arkadaşım dedi ki, ‘Sen albüm yapmaya karar verdin ama beste, söz var mı? El alemin bestesini mi söyleyeceksin? Hem oyuncusun hem müzisyensin, hiç mi söyleyecek lafın yok?’
Emre Altuğ’a bu söylenir mi? Söylenmez tabii… Sizce ne yapmış olabilir? “Bu söz bana biraz ağır geldi. Hemen o akşam beste yapmaya başladım. “Hep gitarı aldığımda başkalarının şarkılarını çalıp söylemişim onu fark ettim. o akşam ilk defa kendi cümlem çıktı, kendi melodim çıktı.”

Sezen Aksu’suz albüm
Her şerde bir hayır vardır derler ya hani bu da biraz öyle olmuş galiba. Tam Sezen Aksu’yla albüm yapacaklarken Onno Tunç’un ölüm haberi gelmiş. Albüm için repertuar çalışması yapacakları günün bir gün öncesi yani. “O andan sonra da her şey durdu zaten, Sezen durdu… Üç dört ay hiç sesimi çıkarmadım saygımdan çünkü görüyordum bitik vaziyetteydi. Dört ay sonra kendi yolumda ilerlemeye karar verdim ve gittim Sezen’e dedim ki, ‘Benim kafama koydunuz bir kere bu meseleyi, ben kendi yolumda ilerliyorum’. ‘Eğer psikolojim el verirse ben de yanında olurum’ dedi bana.”
Ama daha sonra Sezen Aksu’yla iş anlamında hiçbir bağı olmamış Emre Altuğ’un. Ondan hiç şarkı istememiş mesela. Adı hep Sezen Aksu ile anılan genç sanatçılar topluluğu vardır ya hani, acaba o guruba mı dahil olmak istememiş Altuğ? “Belki de” diye yanıtlıyor sorumuzu, “Hep kendi kendimi var etmek istedim. Birinin bestesiyle bir yerlere gelme fikri çok doğru gelmedi bana. Madem ben de söz yazıyorum, beste yapıyorum.”

Özel hayat çok özeldir
İlk albümü “İbret-i Alem” çıkarmış böylece. Ve albüm satış rakamından çok daha fazla ses getirmiş; Emre Altuğ’a şöhretin, popülerliğin kapılarını açmış. Peki bu popülariteyi nasıl karşıladınız, normal hayattan öbür tarafa nasıl geçtiniz sorumuza da ilginç bir yanıt veriyor sanatçı:”Geçmedim ki! Hep ortada kuyu var yandan geç durumu yarattım, o kuyuya düşmemek için. Hiçbir zaman öyle star havasına falan girmedim. Öğrenemedim ama kabul etmek zorunda kaldım bazı şeyleri.
Şöhret benim yaptığım işin yan etkisi sadece. Ne kadar havaya girmen gerektiğini, ne kadar girmemen gerektiğini sen seçiyorsun.” İşte şöhretle olan ilişkisini böyle açıklıyor Emre Altuğ. Ama şu da var ki, ünlü olmak demek isteseniz de istemeseniz de özel hayatınızı diğer insanların gözü önünde yaşamak oluyor biraz da. Özellikle bizim ülkemizde bu böyle… Altuğ özel hayatının bu kadar deşifre edilmesinden fena halde şikayetçi… Bu konuda bu kadar dertli olan birine yaşadığı ilişki ile ilgili soru sormak biraz zor tabii. Ama biz yine de sözü bu hassas konuya, Çağla Şikel’le yaşadığı ilişkiye getiriyoruz.
Ve bakın neler duyuyoruz: “İki tane medyatik insanın birlikte olması zaten başlı başına bir haber biliyorum. Ama biz daha yaşadığımız şeyi kendimize tanımlayamadan insanlara nasıl tanımlayacaktık? Ben bu ilişkiyi her şeyiyle kabullenip ortaya çıksaydım, duymak istedikleri ikinci haber ayrılık haberi olacaktı. Bunun için de uğraşılacaktı. Şimdi de uğraşılıyor. En yakın arkadaşlarımızla adımız çıkartılıyor. Ben niye cıvık cıvık yaşayayım ki ilişkimi, insanların gözü önünde! Yaşayan yaşasın ama ben sevmiyorum bunu! Erkek adamın çıkıp da sevgilisi hakkında car car konuşmasından hoşlanmıyorum. Onun için de çok fazla konuşmak istemiyorum.
Ben hiçbir şey söylemeden ağzımdan bin tane laf yazıldı. Yok, ‘Benim kariyerim mahvolur demişim, yok evlenilecek kız var, eğlenilecek kız var’ demişim. Ben bir şey söylemeyince de böyle şeyler yazıyorlar ve insanlar inanıyor bunlara. O kadar ahlaksızca üzerimize geldiler ki! Ne yapayım yani, gücüm yetmez bunlara, gazetem yok ki benim. Kimse beklemesin ki, ayrıldığım zaman da basına faks çekip bildireceğim.”

BİRGÜL KOPUZ - Seninle Dergisi / Eylül 2007

RÖPORTAJ NOTU: Bu röportaj yapıldığında Emre Altuğ henüz evli ve çocuklu bir adam değildi... Neden bilmem ama aşırı kontrolcü bir adam izlenimi bırakmıştı bende...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder