11 Ocak 2012 Çarşamba

Kadın...Töre...Namus...Cinayet...


‘Sevda’lar toprağa düşmesin artık!

“Urfalı Sevda Gök’e tanıklık borcum vardı. Varsın cinayet davasında müdahil olma talebim reddedilmiş olsun. Sevda Gök, pek çok kişinin bulunduğu bir sokakta yere diz çöktürülmüş ve küçük kardeşi tarafından boğazı kesilmişti! Tanıklık borcum vardı Kilisli Şenel Habeş’e. Eski kocasının ölüm tehditleri üzerine yanıma gelip yardım istediğinde hukuksal işlemlerini yapmıştım. Ama bir gece sokakta boğazının kesilmesini engelleyememiştim. Viranşehirli Gönül Aslan’a da tanıklık borcum vardı. Zalim Fırat bile gırtlağını sıkan cellatlarla işbirliği yapmamış ve kıyamamışken ona, mahkemede yargıçlar tarafından suçlanmıştı. Adliye arşivlerinde dosya incelerken boğazıma düğümlenen birer hıçkırık olarak kalan nice kadının kısacık yaşamına tanıklık borcum vardı.(…) Soluksuz bırakılan, yaşam kapısı sürgülü kadınların yargı dosyaları içimizi acıtacak elbette. Şiddetin, ayrımcılığın yaşanmadığı bir ülkede ve dünyada yaşama umuduyla sadece kadın oldukları için öldürülen o kadınlar ve kalan sağlar için yazıyorum.”
Avukat Vildan Yirmibeşoğlu’nun, “Toprağa Düşen Sevdalar” adlı kitabı bu satırlarla başlıyor. Yirmibeşoğlu, üç yüzü aşkın “namus cinayeti” dosyasını incelemiş ve kitapta yer alan araştırmalar 12 yıllık bir çalışmanın ürünü. İstanbul’da doğup büyümüş, iyi eğitimli, genç, güzel ve başarılı bir kadının töre ve namus cinayetleriyle ne işi olur diye merak ediyorsanız işte size Vildan Yirmibeşoğlu’nun İstanbul’dan Gaziantep’e uzanan öyküsü…

Ankara’nın ötesinde neler oluyor?
Doğma büyüme İstanbullu Vildan Yirmibeşoğlu. Özel Doğuş Koleji’nin ardından İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirmiş. Üniversiteyi bitirir bitirmez de, 21 yaşındayken kendisi gibi avukat olan ve fakültede okurken tanıştıkları eşiyle evlenmiş. Okul bittikten sonra eşinin memleketi olan Gaziantep’e gitmeye ve mesleklerine birkaç yıl orada devam etmeye karar vermişler. Ama birkaç yıllığına gittiği Gaziantep’te tam 13 yıl kalacağını ve kendini bir anlamda orada yaşayan kadınlara adayacağını bilmiyordu henüz o günlerde…
“O bölgeye daha adım atar atmaz korkunç bir kültür şoku yaşadım” diye başlıyor anlatmaya. “O güne kadar hiçbir kısıtlama görmemiştim kadın olduğum için, ne kılık kıyafetimde, ne yaşamımda… Ankara’nın ötesine hiç geçmemişken birden bire önemli bir değişiklik oldu hayatımda. Öyle ki, oraya gittiğimde güneş gözlüğü takmama bile laf söylendi. ‘Burada normal kadınlar güneş gözlüğü takmaz, kot pantolon giymez’ dediler.” Vildan Hanım, kendi yetiştiği şartlarla o bölgedeki şartları kıyasladığında önce üzülmüş orada yaşayan kadınlar, çocuklar için. Ama sonra hemen değişiklik yapmaya, koşulları değiştirmek için çalışmaya karar vermiş. “13 yılı aşkın bir süre kaldım orada. Bir süre sonra bir şeyleri değiştirmeye başladığımı gördüm. Bunlar çok küçük gibi görünen ama bu güne kadar değiştirmeye cesaret edilememiş şeylerdi. Sadece bir kapıyı açmaya kalıyor iş. Bunu ilk yapan insan da hep eleştiri alır.”

Kadınlar için kolları sıvıyor
Gaziantep Kadın Platformu’nu kurmuş ve her kesimden kadını bir araya getirip kadın insiyatifleri oluşturarak, kadınların sorunlarına çözüm bulmak için çalışmaya başlamış. Kadınlara yönelik halk günleri düzenlemiş. Kadınlar gelip orada dertlerini anlatıyorlarmış. Bir süre sonra kadınların başvurabileceği bir adres haline gelmiş Gaziantep’te. Öyle ki, üzerinde sadece “Vildan Yirmibeşoğlu-Gaziantep” yazan mektuplar bile ona ulaşıyormuş. Oluşturduğu gönüllü ekiple birlikte mahallelerde toplantılar yaparak kadınların sağlık sorunlarına, hukuk sorunlarına destek sağlamaya başlamışlar. Ama bu arada bazı zorluklar çektiğini de itiraf ediyor. “Bütün bunları yaparken bıkkınlık duyduğunuz zamanlar da oluyor tabii ki. Çünkü yapmak istediklerinizi saptırıyorlar. Kamuoyunu yanıltmak isteyen ilkel zihniyetlerle de savaşmak zorunda kaldım. Kadınların yaptığı her şeyin sınırları erkekler tarafından belirlenmiş olan bir bölgede, kadının bazı şeyleri gerçekleştirmesi zordu tabii. Bugün bile dönüp baktığımda kendime şaşırıyorum aslında, ben tüm bunları nasıl yapabildim diye.”

Sevda Gök ve diğerleri
Vildan Yirmebeşoğlu, Güneydoğu’da yaşadığı yıllar boyunca sayısız namus cinayetine tanıklık etmiş, yüzlerce dava dosyası incelemiş. Ama içlerinden birisi var ki… Onu tanıdıktan, onun yaşadıklarına tanıklık ettikten sonra Vildan Hanım, içindeki isyanı susturamamış artık. 16 yaşında namus cinayetine kurban giden Sevda Gök’den bahsediyoruz.  “Ben onun duruşmasına girmiştim. Boğazı kesilerek öldürüldü pazaryerinde, herkesin gözü önünde. Engel olmak isteyenlere ‘Karışmayın bu namus meselesi’ diye bağırmışlar. Kimse engel olamadı. Cinayeti işleyen teyze oğlu ve yardım eden amcaoğlu kahraman gibi toplumun içinde gezdiler. İki yıl yatıp çıktı teyze oğlu. Burada beni asıl etkileyen, kızın hiç cinsellik yaşamadığı halde öldürülmüş olması. Gezmeyi sevdiği için bir gün eve geç kalınca korkuyor ve kız öğrenci yurduna sığınıyor, orada kalıyor. Sonra mecburen ailesine haber veriyorlar ama ailenin eline bir de kağıt veriyorlar, ‘Kızı şu tarihte sağ salim teslim ediyoruz, kıza zarar vermeyeceksiniz’ diye. Ama bu öldürülmeyeceğinin garantisi değil tabii. Bir ay boyunca nasıl öldürülecek, kimin tarafından öldürülecek o tartışılıyor. Sonra küçük bir çocuğa teyze oğluna emir veriliyor ve sokakta kızın boğazı kesiliyor. Adli tıp raporunda bakire olduğu anlaşılıyor kızın. Cinayeti işleyen teyze oğluna Sevda’nın bakire olduğunu söyleyince ‘O kadar gezen kızı erkekler rahat bırakmaz, o rapora inanmıyorum’ dedi bana.”

Hiç inancımı kaybetmedim
Merak ediyoruz, yaşadığı tüm bu tanıklıklardan sonra, bir hukukçu olarak hiç hukuka olan inancı sarsılmadı mı, isyan noktasına gelmedi mi diye? “İnancımı elbette kaybetmedim. Çünkü şuna inanıyordum, devlet bu sistemi kurmak zorunda. Yasalarda boşluklar vardı, eksiklikler vardı, namus indirimi sağlayan yasalarda değişiklik yapılması gerekiyordu. Bunları söyleyip durduk. Yıllar sonra önemli değişikliklere imza atıldı ceza kanununda. Ama yasalar tek başına bu işi çözmeye yetmez, uygulama da çok önemli.”
Güneydoğu’dan döneli 9 yıl olmuş ama hala sürekli gidip geliyor bölgeye. Oradaki kadınlarla bağlantısını hiç koparmamış. Güneydoğu’ya gitmeden önceki Vildan’la döndükten sonraki Vildan arasındaki farkı bakın nasıl anlatıyor:”Bir kere şunu gördüm ki, Türkiye’nin doğusuyla batısı arasında yasaların uygulanışı açısından çok büyük fark var. Ben çok şanslıymışım dedim kendi kendime ama bunu fark ettiğim için de, bir şeyleri değiştirmek zorunda olduğuma inandım.”


BİRGÜL KOPUZ - Seninle Dergisi / Temmuz 2007


RÖPORTAJ NOTU; Vildan Yirmibeşoğlu ile bu röportajı yaptıktan çok kısa bir süre sonra, kendisi gibi avukat olan eşinden boşandığını öğrendim. Yıllardır kadın hakları için mücadele eden bir kadın, eşinin imam nikahlı bir karısı olduğunu ve yıllardır aldatıldığını öğrenerek boşanma davası açıyor! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder