16 Aralık 2011 Cuma

Prag

Gülüşün, unutuşun ve hüznün şehri


Prag olağanüstü bir şehir… Tıpkı nefes kesici, romantik, mistik, aristokrat, hüzünlü, büyüleyici bir kadın gibi… Ama hep biraz uzak, mesafeli ve soğuk… Çekiciliği de buradan kaynaklanıyor galiba…


Ünlü yazarlar Kafka’nın ve Milan Kundera’nın, besteci Dvorak’ın şehri Prag; aynı zamanda pek çok sanatçıya da ilham vermiş olağanüstü güzellikteki küçük, şirin bir Avrupa kenti. Çek Cumhuriyeti’nin bir milyon nüfuslu başkenti.
Hani bazı şehirler için “Tanımanın en iyi yolu sokaklarında kaybolmaktır” derler ya… İşte Prag tam da bu şehirlerden… Saatlerce yürüyüp de hiç yorulmamayı, beşinci kez geçtiğiniz caddede her defasında yeni bir ayrıntıyla karşılaşıp şaşırmayı Prag’da öğreniyorsunuz. Her sokakta, her köşe başında mutlaka bakmaktan kendinizi alamayacağınız bir manzarayla, hafızanıza kazınacak bir güzellikle karşılaşıyorsunuz. Ne hafif puslu hava bozuyor moralinizi ne de ince ince yağan yağmur… Güneşin bir görünüp bir kaybolduğu bu güzel şehrin, büyüleyici atmosferinde siz de bir başka insan oluveriyorsunuz aniden. Ve mucizelere inanasınız geliyor…

Eski Şehir Meydanı
Prag’ı gezmeye kentin göbeği olarak kabul edilen Eski Şehir Meydanı’ndan başlıyoruz. Burası günün her saatinde kalabalık turist gruplarını ağırlıyor. Meydandaki kafelerde oturacak yer bulmak oldukça zor. Eski Şehir Belediye Sarayı, görkemli mimarisiyle hemen dikkatimizi çekiyor. Meydandaki Astronomik Saat Kulesi’nin önündeki kalabalığın nedeni, burasının pek çok kişi için buluşma noktası olması. Söylentiye göre kentin ileri gelenleri, 1490 yılında yapılan bu saat kulesini o kadar beğenmişler ki, bu muhteşem eserin bir benzerini yapmasın diye saati yapan ustanın gözlerine mil çekmişler. Ölümü temsil eden bir iskelet, İsa ve havarileri, horoz her saat başı ortaya çıkıp görevlerini yerine getiren figürlerden bazıları.

Yahudi Mahallesi
Saat kulesinin önünden aşağıya, kuzeye doğru yürüyerek Yahudi Mahallesi’ne ulaşıyoruz. Bir zamanlar Avrupa’nın en aktif ve etkin Yahudi topluluklarından birinin mekanı olan bu bölge bugün hala bir Yahudi cemaatine ev sahipliği yapıyor. “Josefov” olarak adlandırılan bölge oldukça lüks dükkanları, şık kafeleri ve ağaçlıklı bulvarıyla Paris’i anımsatıyor sanki. Avrupa’nın varlığını sürdüren en eski sinagogu olan Eski-Yeni Sinagog kentin en güzel Ortaçağ yapılarından biri. Sinagogun hemen yanındaki pembe renkli bina Yahudi Belediye Sarayı. Barok ön cephesiyle oldukça ilgi çekici, güzel bir yapı. Sinagogun dış avlusundan geçerek Yahudi Mezarlığı’nı da gördükten sonra Vltava nehrine doğru yürümeye başlıyoruz.  
  
Charles Köprüsü
Vltava nehri üzerindeki Charles Köprüsü, dünyanın en ünlü köprülerinden biri olarak biliniyor. 14. yüzyılda yapılan bu köprü 520 metre uzunluğunda ve eşsiz bir manzaraya hakim. Bu köprüden ister sabah gün doğarken geçin, ister gece yıldızlar ve şehrin ışıkları Vltava nehrinin sularında dans ederken… Ya da şehrin ritmini yakalamak için günün en kalabalık saatinde… Hiç fark etmez… Prag en güzel buradan görünüyor unutmayın. Araç trafiğine kapalı olan köprü üzerinde hediyelik eşya satıcılarına, müzisyenlere, sokak ressamlarına rastlayacaksınız. Ayrıca gece-gündüz nehir turu yapan tekneleri de göreceksiniz. Yaklaşık 20 YTL.’ye siz de bu tekne turlarından birine katılabilirsiniz. Üstelik teknedeki küçük ikramlar da bu fiyata dahil.

Müzeler, Tarihi ve Turistik Yerler
Ulusal Müze
Vaclav Meydanı’nın başında bulunan Ulusal Müze, 1890 yılında yapılmış. İncelikle işlenmiş dış cephesi ve mükemmel iç mekanıyla mutlaka görülmesi gereken müzede, pek çok sergi yer alıyor.
Mozart Müzesi
Mozart’ın Prag’a geldiğinde kalmış olduğu villa, müze haline dönüştürülmüş. Bu küçük müzede ünlü besteciye ait el yazmaları, notalar ve bazı küçük müzik enstrümanları sergileniyor. Yaz aylarında müzenin avlusunda resitaller düzenleniyor.
Dekoratif Sanatlar Müzesi
Bohemyalıların büyük bir ustalık sergileyerek yaptıkları her türlü dekoratif sanat ürünü bu müzede sergileniyor. Müze, dünyanın en geniş antika cam koleksiyonunu barındırıyor. Ayrıca müzede görülmeye değer pek çok sergi de var.
Kafka’nın Evi
Ünlü yazar Franz Kafka’nın fotoğrafları ve kişisel eşyalarının sergilendiği küçük müzede aynı zamanda Kafka ile ilgili hediyelik eşyalar, posterler, kitaplar da satın alabilirsiniz.

Prag Mutfağı
Prag mutfağının ağır topları, kızarmış domuz eti, lahana ve patates. Ama domuz eti yemeyenler için restoranların mönülerinde bol bol tavuklu yemekler de var. Bir de içine elma ve tarçın koydukları, ince hamurlarla hazırlanan ve ılık servis edilen ‘Sutrudel’ isimli tatlıları var. Patates çorbasının tadına mutlaka bakmanızı tavsiye ediyoruz. Bol baharatlı, bizim damak zevkimize çok uygun. Dünya çapında bir üne sahip olan Çek birasını da unutmamak gerek tabii. Ama asıl Bechorovka’dan bahsetmek istiyoruz size. Özellikle Karlovy Vary’de satılan ve bitkisel maddeler içeren bu likörün tedavi edici bir özelliği olduğu da söyleniyor. Eğer tatlı içkilerden hoşlanıyorsanız gelirken yanınızda bol bol Bechorovka getirin.

Prag’da alışveriş
Yiyecek alışverişi yapmak istiyorsanız, Albert marketler zincirinde fiyatlar oldukça uygun.  Prag’daki en büyük mağaza zincirlerinden biri olan Tesco’larda ise giyimden gıdaya, kozmetikten, hediyelik eşyaya kadar pek çok şeyi bir arada bulabilirsiniz. Hem de oldukça makul fiyatlara.  Prag denilince akla gelen bir diğer şey de kuklalar. Burada kukla satan irili ufaklı pek çok dükkan var. Ama biz şehir meydanının yakınlarında kurulan halk pazarını tavsiye ediyoruz. Bu pazarda Prag’a özgü pek çok hediyelik eşya, yiyecek ve el emeği ürün satılıyor. Fiyatlar mağazalara göre oldukça uygun. Ayrıca yine şehir meydanında, saat kulesinin yakınlarında bulunan Manifactura isimli mağazada el yapımı birbirinden güzel ahşap oyuncaklar, bebekler, kuklalar, tahta işçiliğinin en güzel örnekleri sizi bekliyor. Fiyatlar biraz yüksek ama değer doğrusu.

Mutlaka Görün
Karlovy Vary
Prag’a gidip de Karlovy Vary’i görmeden dönerseniz eksik kalmış olur geziniz. Prag’ın 13 km. batısında yer alan kent 18. ve 19. yüzyıllar boyunca dünyanın en çok ziyaret edilen yerlerinden birisiymiş. Ortaçağ esintilerini taşıyan bu kaplıcalar şehri şifalı sularının iyileştirici etkisiyle ünlü. Bugün bölgede 12 tane kaplıca bulunuyor. Pek çok ünlü sanatçı, devlet adamı Karlovy Vary’e gelip burada tedavi olmuş. Hatta bunlardan biri de Atatürk. Atatürk’ün kalmış olduğu otelin önünden geçerek, birbirinden şık mağazaların ve kafelerin sıralandığı, trafiğe kapalı caddede kısa bir yürüyüş yapabilirsiniz. Yürürken gördüğünüz binaların hangi birine bakacağınızı, hangi birinin fotoğrafını çekeceğinizi şaşıracaksınız. Bu küçücük kasabanın önemli bir film festivaline ev sahipliği yaptığını, oyunların, konserlerin, sergilerin ön plana çıktığı yoğun bir kültürel yaşamı olduğunu öğrendiğinizde şaşkınlığınız bir kat daha artacak. Karlovy Vary, aynı zamanda porselen ve cam üretiminin de merkezi. Ünlü Bohemya kristallerini ve kaliteli porselenleri buradaki mağazalarda uygun fiyatlara satın alabilirsiniz.


BİRGÜL KOPUZ - Seninle Dergisi / Ocak 2007 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder